Bildiğiniz gibi bu yılın son aylarında yayın hayatımıza başladık ve çıkan oyunları bazen satış fiyatları, bazen vakit darlığı bazen de ilgili platforma sahip olmadığımız için oynama fırsatı bulamadık. Sonuç olarak hepimizin içinde kalan bazı ukteler oldu ve bu yazıda – oynayamadığımız – 2018 oyunlarını tartıştık.

Diren: Detroit: Become Human

En yakından takip ettiğimiz oyunlardan birisi şüphesiz ki Detroit: Become Human oldu. Hemen yukarıda gördüğünüz trailer aslında önceki yıl yayınlandı ve oyunda kontrol edebildiğimiz karakterlerden biri olan Kara’nın (sanal bilinç geliştiren bir “ev tipi” robot) hikayesini anlatıyor. Kara’nın haricinde Connor ve Markus karakterlerini de kontrol ediyoruz. Bu oyunun öne çıkan en önemli özelliği post-apokaliptik bir dünyada ahlaki seçimler yapmak zorunda olmamız ve bu seçimlerin de hikayenin gidişatına doğrudan etki etmesi. Zaten trailer’ın da kırılma anı, oyunun mottosu olarak karşımıza çıkıyor: Things could have been different (Her şey daha farklı olabilirdi)…

Oyunun yapımcısı daha önce Fahrenheit ve Beyond: Two Souls oyunlarından da tanıdığımız Quantic Dream. Kendileri bizi çok üzdü ve oyunu sadece PlayStation için piyasaya sürdüler. Malesef oyunun PC’ye çıkacağına dair henüz bir haber de yok. Detroit: Become Human piyasaya çıkışının ardından 2 gün içerisinde Birleşik Krallık’ta satış rakamları itibariyle 5. sıraya yükseldi (tabi bu sıralarda God of War da ortalığı süpürdüğü için SONY bayram ediyor). Ülkemizde ise oyun 209 TL ön sipariş fiyatı ile satışa çıktı. 

Detroit: Become Human Yılın Oyunları Ödüllerinde (The Game Awards) toplamda 3 kategoride (en iyi oyun yönetimi, en iyi hikaye anlatımı ve en iyi performans) aday gösterildi. Yaptığımız yayınlardan birinde de bu oyunun en iyi hikaye anlatımı kategorisinde oldukça iddialı olduğunu tahmin etmiştik ancak Red Dead Redemption 2 bu kategorinin kazananı oldu. Oyunların bilgisayarda oynanması gerektiği hakkında sağlıksız bir fanatizme varan düşüncelerimiz olsa da, Detroit: Become Human gibi oyunlar bizi neredeyse “bir oyun uğruna konsol aldırtma” noktasına getiriyor. Durum böyle olunca Detroit: Become Human da içimizde ukte kalan 2018 oyunları listesinde yerini aldı.

Doğukan: Celeste

2018 oyunları Celeste

Biliyorum, bu oyunu oynamamış olmak için geçerli hiçbir nedenim yok. Detroit’in olduğu gibi konsola özel falan çıkmadı (konsolda var mı, haberim dahi yok), ama bir türlü alıp da oynama fırsatım olmayan, ve muhtemelen yılın geri kalanında da bunu yapamayacağım bir oyun Celeste. Ana karakter Madeline’ın, oyuna adını veren dağa tırmanması, ve bu sırada yaşadığı maceralar üzerine kurulu olan bu indie platformer, ilk olarak kullandıkları renk paletiyle dikkatimi çekmişti. Bu kadar parlak, sıcak renklerle, bir dağa tırmanma macerasını betimlemek, müthiş bir duygusal zıtlık oluşturuyor. Hikaye ilerlerken görülen Madeline’ın iç savaşı ve kendine güvensizliğiyle mücadele etmesi, bu zıtlığı öyle güzel biçimde oyuna örüyor ki, “o unutulmaz indie oyunlardan biri” olma ihtimalini aklıma getiriyor.

İzlediğim kadarıyla karakterinizin girdilerinize çok seri şekilde cevap veren bu oyun, en son bana bunu hissettiren Ori and the Blind Forest 2015 yılında çıktığına göre, uzun süredir özlemini çektiğim “kaliteli platformer” isteğimi karşılayabilir gibi duruyor.

Diren’in bahsettiği Game Awards 2018‘de “Games for Impact” (bir konuya dikkat çekmek amacı güden oyunlar) ve tabi ki “En iyi indie oyun” kategorilerini kazanan Celeste, hala neden oynamadığımı bilmediğim, 2018’in benim içimde ukte kalan oyunu. En son bu denli övülen bir indie oyunu oynamadığımda, en sonunda o oyunu deneyimlediğimde kafamı etrafımda bulduğum bilimum sert maddeye arka arkaya vurma isteğine gark olmuştum (bkz: Undertale), bu nedenle Celeste’i bir an önce oynamam gerek!

Caner: God of War

2018 oyunları God of War

God of War, PlayStation sahibi olmayanların içinde yıllardır bir ukte. Her bir oyunu büyük övgüler aldı ve çok sevildi. Geçtiğimiz yıl son oyun çıktığında da, yine muhteşem olacağı bekleniyordu. Ve öyle de oldu. Adeta bir Half-Life gibi, asla kesilmeyen sahneleri; Christopher Judge’ın muhteşem seslendirmesiyle can bulan Kratos’un karizması, muazzam hikayesi ve nefis oynanışıyla God of War oyun tarihinin hall of fame‘ine girmeye hak kazandı. Ve sonunda da, Red Dead Redemption 2 gibi inanılmaz bir oyunun çıktığı yılda Yılın Oyunu seçilerek bu başarısını perçinledi.

Dünya bu oyunun enfesliğiyle çalkalanırken ve cehennem yaratıkları bitmek bilmez bir öfkeyle Kratos’a saldırırken, ben kendi köşeme çekilmiş, bu oyunu oynayamadığım için ağlıyordum. İnsanın PlayStation’ının olmaması en çok böyle PS’e özel oyunlar çıktığında koyuyor (örneğin, Heavy Rain’i oynayamadığım için de aşırı üzgünüm). Fakat, God of War üzmekten de öteye geçti, içimde büyüyüp bir ukte yumrusuna dönüştü. Bu oyun uğruna PS4 almaya yaklaştığım anlar oldu, fakat yapamadım. Ama ahdım var, bir gün o PS4 alınacak ve ilk iş God of War külliyatını bitireceğim. İşte o gün, kesinlikle daha mutlu bir adam olacağım.

Tüm SaniyedeKare yazarları: FALLOUT 76

2018 oyunları Fallout 76 Bug

Todd Howard, yaptın yine yapacağını! Bizleri bu muhteşem, akıllara zarar, uçsuz bucaksız bir eğlence sunan, harika bir başka Fallout oyunuyla kutsadın. Ve hepimizin içinde ukte kalan TEK 2018 oyunu olarak Fallout 76’yı buraya yazmamız elzem oldu.

Bu oyunun muazzamlıklarını ve içimizde bıraktığı ukteyi anlatmaya nereden başlasak bilemedik. Hiçbir -insan- NPC’nin olmadığı post-apokaliptik “wasteland”‘de, zaten gerçek hayatımızda etkileşime girmeye bayıldığımız insanlarla dünyayı tekrar kurmaya çalışmak… Bu sırada etrafta bulduğumuz, dakikalarca çalan kasetlerden başka insanların hikayelerini dinleyebilmemiz (spoiler: hepsi ölmüş)… Rol yapmaya çok meraklı olan komünite ile quest’lerinizi tamamlamak için oradan oraya koşarken bir yandan bu kasetler, diğer yandan etraftaki insanların konuşmaları ile oyunun atmosferini 150 desibel olarak niteleyebilmek mümkün. Bu arada Todd, oyun ilk çıktığında voice chat’in sürekli aktif olması ve kapatma opsiyonunun kesinlikle bulunmaması da müthiş bir karar gerçekten. Sanki bütün insanlar gerçekten o wasteland’de yaşıyorlarmış gibi, ne söylüyorlarsa duyuyor olmamız..kelimelerle ifade edilemeyecek bir deha!

Peki ya kaybolan quest marker’ları ve power armor parçalarının oyunculara verdiği tarifsiz…mutluluk (buraya bir “sense of pride and accomplishment” şakası gelecek)? Veya oyunun endgame içeriği olan Scorchbeast’in, Skyrim’in yeterince kullanılmamış bir parçası olan ejderhalarının geri dönüştürülmüşü olması? Çünkü tost makinemize dahi çıkan Skyrim’de yeterince ejderha öldürmemiştik. Bu sözkonusu endgame’in ödülü olarak nükleer silah kodları bulmamız, ancak bu kodların sadece her hafta başında değişmesi, dolayısıyla subreddit’te kodların paylaşılması akabinde bütün endgame içeriğinin çöp seviyesine terfi etmesi. Bu kodları kullanarak aynı anda üç nükleer başlık atan oyuncuların, bu şekilde bir oyun server’ını çökertmelerini kim unutabilir ki?

Kısacası Fallout 76, hepimizin yıllardır beklediği o muhteşem Bethesda oyunu olarak, 2018 oyunları arasında en saygı duyduğumuz, en içimizde ukte bırakanı oluyor…

Ne yazık ki bu konuda yapacak fazla bir şeyimiz yok, çünkü bu oyunu oynamayı düşündüğümüz pek söylenemez. Biz en iyisi Elder Scrolls 6’yı beklemeye devam edelim.