Euro Truck Simulator 2 çok uzun zamandır biz oyun severlerin beklediği Road to the Black Sea ek paketini 2019’un son ayında yayınladı. Türkiye’den bazı şehirleri de içeren bu ek paketi geçtiğimiz ay boyunca oynayıp sizler için inceledik.
Euro Truck Simulator 2 bu ek paketin öncesinde de Türk oyuncular tarafından çokça sevilen bir oyundu. Öyle ki SCS Software oyunu 2012 yılında piyasaya Türkçe dil desteği ile birlikte sürdü. SteamSpy’a göre Euro Truck Simulator 2’ye Steam üzerinden hali hazırda 5 milyondan fazla oyuncu sahip. 5 Aralık 2019’da piyasaya sürülen Road to the Black Sea ise oyun için yayınlanan 6. genişleme paketi.
Devam etmeden önce bir not: Bu incelemeyi oyunun kendisine yönelik olarak değil, yalnızca bu ek paketin getirdiklerine yönelik olarak ele aldım. Yani oyunda önceden de var olan mekaniklere yönelik görüşlerimi ayrı tutuyorum.
Road to the Black Sea paketi bazı Romanya ve Bulgaristan şehirlerine ek olarak Trakya’da yer alan Edirne, Tekirdağ ve İstanbul’da direksiyon sallamamıza olanak sunuyor. Oyun piyasaya Steam üzerinden 48 TL olarak sunuldu. SCS Software, Steam’deki fiyatlarını doğrudan dolar üzerinden çevirmeyip Türk oyunculara göz kırpan firmalardan biri. Bu ek paket, benzeri ek paketlerden yaklaşık 10 TL kadar daha pahalı olsa da, yine de bu fiyatlandırma oldukça makul. Yalnız Türkiye’ye ulaşabilmek için Polonya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan genişlemelerini de içeren Going East ek paketine de sahip olmanız gerekiyor. Neyse ki Going East paketinin ek fiyatı daha ucuz.

Road to the Black Sea – Karadenize Yolculuk
Ek paketlerimizi yüklediğimiz gibi hemen kamyonumuza atlayıp Bulgaristan üzerinden Hamzabeyli gümrük kapısından geçmek üzere Türkiye’ye doğru ilerliyoruz. Ek paketi yüklemeden önce en son Kuzey Avrupa’ya mal götürmüş bulunduğum için 2 saat boyunca işi gücü bırakıp Türkiye’ye doğru ilerlemeye başladım. Bu sürede bile içim kıpır kıpırdı. Elbette içimde bir Assassin’s Creed: Revelations heyecanı yoktu ama beklentiler yine de büyüktü. Pasaportumuzu gümrük memurundan aldıktan sonra camı aşağı indirip dirseği hemen dışarı çıkararak başlıyoruz ekmek teknemizi ilerletmeye. Gerçekten de sınır kapısından geçer geçmez bir anda değişen çevre gurbetteki kamyoncu hislerimize anında derman oluyor.

Zaten Euro Truck Simulator 2’nin en iyi yaptığı işlerden birisi de direksiyon salladığımız bölgenin gerçeğe uygun olarak değişmesi. Bunu daha önce piyasaya sürdükleri ek paketlerde de görmüştük. Edirne’ye girer girmez de estetikten uzak binalar ilk gözümüze çarpan şey oluyor. Trakya bölgesindeki 3 şehirde gezinirken dikkatimi çeken en önemli şeylerden birisi kesinlikle reklam panoları oldu. Milli içeceğimizden tutun da müzik festivallerine ve hatta sokak hayvanlarına kadar en ince ayrıntısına kadar işlenmiş bu görseller. Reklam panoları elbette oyundaki diğer şehirlerden de aşina olduğumuz bir değişiklik. Beni en çok etkileyen asıl detay ise İstanbul’da kamyonumla gezerken bir üst geçitin ayağındaki sıvasız betona işlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi logosu oldu. İşte dedim, işte bu gerçek İSTANBUL.

İstanbul’da hiç yaşamamış ancak defalarca bulunmuş birisi olarak benim izlenimim oldukça iyi. Oyunun Trakya bölgesi ile sınırlı olduğunu, yani köprüden geçemediğimizi zaten söylemiştim. Ancak Marmara Denizi’nden de oldukça uzağız sanırım çünkü bir su öğesi görmek mümkün olmadı. Neyse en azından yolun ortasından giden Metrobüs’ü görebiliyorsunuz. Gerçi hemen bir GTA refleksi ile Metrobüs’ün şeridine dalmaya çalıştıysam da başarılı olamadım.
Bunun dışında bir Ankaralı olarak İstanbul’a her gittiğimde dikkatimi çeken Ankara güzergahı tabelaları oyunda da dikkatimi çekti. Gerçekten SCS Software’in bir eklenti geliştirirken geçtiği araştırma sürecini merak ediyorum. Elbette İstanbullu arkadaşlar benden daha ince detayları yakalamışlardır. Benim gözümden kaçanları mutlaka yorumlara yazın ki gidip ben de keyfini çıkarayım.
Yalnız İstanbul trafiği biraz hafif geldi bana. Muhtemelen Türk olmayan oyuncular İstanbul’a nakliyat yaparken intiharın eşiğine gelmesinler diye trafiği gerçeğe uygun olmayan bir şekilde oyuna aktardılar. Halbuki İstanbul’a 60 km kala oyunculara karşılaşmak üzere oldukları trafik için kolay, orta, zor ve gerçekçi seçenekleri sunulabilir.

Road to the Black Sea ek paketine dair elimdeki birkaç olumsuz not ise çok basit güncellemelerle muhtemelen düzeltilecek sorunlar. Özellikle şehirlerin girişlerinde hız levhası olmadığı halde hız limiti bir anda değişiveriyor. Gerçi bu Türkiye’de gerçekten de böyle olabilir ama bunun bir hata olduğunu düşünüyorum. Yer yer bazı plakaların ve bazı reklam panolarının çevrilmediğine 1-2 kez şahit oldum. Bir de başıma aşağıdaki görseldeki gibi bir şey geldi.

Euro Truck Simulator 2: Road to the Black Sea ek paketinin puanına karar verirken en önemli belirleyici etmen yaptığım kazaların sayısı oldu. Eklentiyi alana kadar bir tarafımı yırtarak kazasız ve hatta çok az sayıdaki trafik cezasına sahip kariyerim, özellikle İstanbul’a girince “oha bunu inanılmaz yapmışlar” lafının ardından güzelim MERSO’mu çok defalar sağa sola vurmamla sonlandı. Eğer bir simülasyon oyunu ek paketi size bunu yaptırabiliyorsa tamamdır, “olmuştur”. Umuyorum ki SCS Software Türk oyuncuların gönlünü fethetmeye devam eder de bir gün sıkıcı Ankara’mızı da görürüz.